1982 yılında Maliye Okulu sınavlarını kazandığımda beni nasıl bir geleceğin beklediğini bilmiyordum. Güzel okulumuza adım atarak hayatıma anlam kazandıracak bir hamleyi yapmıştım aslında. Tıpkı dönem (1985) arkadaşım rahmetli Muharrem Durukan’ın okulumuz için yazdığı şiirdeki gibi yeni çocuklara gebe bir güz mevsiminde adım atmıştık Maliye Okulu’na hepimiz.

 

MALİYE OKULU

Büyüktür Ailem,
Kalabalıktan gelmekteyim.
On beş babam,
Gelmiş geçmiş o kadar anam.
Benle doğmuş altmış kardeşim.
Kalanlar mı?
Büyükler tutanaklarda,
Adları unutulmuş.
Ya küçükler,
Sever mi biz gibi fasulye,
Masaları kim temizler,
Kaç saat etütleri?
Bilemem.
Yetinirim, öğrendilerse paylaşmayı,
Bir elmayı altı kişi.
Hissederim,
Ulus'ta üç katlı okulum,
Güzleri yeni çocuklara gebe.

Muharrem DURUKAN... Haziran-1993


Maliye Okulu Mezunları Spor Kulübü Derneği, Maliye Okulunun adını yaşatmak ve yeniden hayata geçirebilmek için atılan büyük bir adımdır. Derneğin şu anda spordaki tek temsilcisi olan Erkek Voleybol Takımı, hedefini 1.Lig olarak tespit edip, Fahri Atçı (1975) ve Mustafa Altunay (1981) yönetiminde ilk önce bölgesel ligde mücadeleye başladı. Önüne gelen takımı 3-0 yenerek bizlere büyük mutluluk vermeye başlamıştı voleybol takımımız. Deplasman maçlarımız ise müthiş bir dayanışma içinde geçiyordu. Çankırı Cezaevi voleybol takımı ile olan maçımız bölgesel ligde yaptığımız maçların içinde en heyecanlısı olmuştu. Maçı 3-2 kazanmayı başarmıştık. Galibiyetimizi mezunlarımızdan Hasan Bilgili’nin (1984) güzel bir jesti olan doğum günü pastasıyla birlikte Ahmet Kaya (1977) Ağabeye armağan etmiştik. Çankırı’da bulunan dönem (1985) arkadaşım Şule Koçer (Sezgin) ile eşi Kadir Sezgin Bey tüm Maliye Okullulara kapılarını sonuna kadar açarak Maliye Okulu Ruhu’nun nasıl bir ruh olduğunu göstermişti. 

Aynı ruh Çorum’da da kendini göstermiş ve okul mezunumuz Çorum Defterdarı Yaşar Ahmet Özkan (1983) ve diğer okul mezunları bize ve takımımıza güzel bir ev sahipliği yapmıştı. Çorum’da bulunan Maliye Okulu mezunu Paşa Abi’nin sözlerini yazdığı marşımız ise artık dillerimizden düşmeyecek bir marş halini almıştı.

MALİYE OKULU MARŞI

Maliye Okulu sen ne yücesin.
El ele verdik, zirvelerdesin.
Söz vermek, söz vermek işte böyle olur,
Maliye Okulu şampiyon olur.
Hey hey Maliye,
Hey hey Okulu.


Artık içimizdeki Maliye Okulu aşkını yeniden alevlendiren bu gelişmelere tepkisiz kalmak olmazdı. Gün geçtikçe mezunlarımızın ilgisi arttı. Spor Kulübü Derneğimize üye olanlar, maddi ve manevi olarak voleybol takımımıza destek vermeye başladı. Bölgesel ligde grubunu şampiyon olarak tamamlayan voleybol takımımız 3.Lig’e çıkma yolunda finallere kaldı. Yaşamayanlara nasıl anlatılır bilemiyorum ama bir Amasya finalleri vardı ki heyecanımızın tavan yaptığı anlardı. Türkiye’nin her bir tarafından gelen mezunlarımız oradaydı. İstanbul’dan gelen fahri başkanımız Mehmet Kaya Ağabeyin, (1962) okul mezunumuz olan Şükrü Köse’nin (1984) eşinin çalıştığı lokantada tüm kafileye vermiş olduğu ve yöresel tatlardan oluşan yemekte bir araya gelerek güzel bir tablo oluşturduk. Ayrıca dönem arkadaşım Zafer Yılmaz’ın (1985) bağ evindeki eğlencemiz ise anlatılamaz güzellikte idi. Orada bulunan tüm mezunlarımız okul anılarını anlatarak müthiş bir akşam yaşadılar. Ne hikâyeler vardı herkesin anlatacağı. Ve o hikâyeler ortaya çıktı Amasya’da. Zafer’in bağlamasına eşlik ederek türküler söyledik hep bir ağızdan. Finallerde tek yenilgi aldık ve federasyonun daveti ile 3.Lig’e yükseldi takımımız.

Artık 3.Lig’deydik. Lig başlamadan tüm mezunlarımızın bir araya gelmesini sağlamak ve sezona iyi bir başlangıç yapmak için sezon açılışımızı bir kahvaltı ile yaptık. Orada neler yaşanmadı ki. Yine bizleri ve okulumuzun voleybol takımını yalnız bırakmayan mezunlarımız eski günlerini anarak muhteşem bir açılışa tanıklık ettiler. Takımımız oyuncuları, yöneticiler ve mezunlarımız birlik oluşturarak tıpkı Amasya’daki gibi yine güzel bir tablo oluşturmuştuk.
Türkiye Voleybol Federasyonunun belirlediği 3.Lig (B) Grubunda mücadeleye başladık. İlk maçımızı İzmit Şirintepe Gençlerbirliği voleybol takımı ile Ankara’da yaptık. İlk heyecan o zaman kalplerimize düşmüştü artık. 1.Lig’i hedef seçmiştik ve ona göre mücadele edecektik. İlk sette biraz zorlanmamıza rağmen maçı 3-0 kazanmayı başarmıştık.

Sonra deplasmanda Zonguldak Hasad Gençlik maçını 3-0 kazandık. Artık her gittiğimiz deplasmanda mezunlarımızla bir araya geliyorduk. Yaptığımız otobüs yolculukları ise bir başka güzelliklere tanık oluyordu.  Şarkılar, türküler eşliğinde gidip geliyorduk.  Tüm bu güzellikleri spor kulübümüzün www.maliyeokulusk.org resmi sitesi ile sosyal paylaşım sitesi olan facebook’ta bulunan Maliye Okulu Spor Kulübü sayfasında paylaştık.Paylaştık ki, aramıza katılamayan ancak kalbi bizlerle olan diğer mezunlarımızı da bu sevince ortak edelim istedik. Sanırım bunda da başarılı olduk. Her maçımızdan sonra tebrik mesajları akmaya başladı. Maçlara gelemeyenler telefonlarla maç sonuçlarını öğrenebilmek için uğraştı.

Ankara’da oynadığımız ve 3-0 kazandığımız Karabük (Kardemir) maçından sonraki deplasmanımız yine Çankırı idi ve tarih 24 Kasım 2012 ve o gün Öğretmenler Günüydü. Okulumuz mezunu olan ve daha sonra yıllarca okulumuzda öğretmenlik yapan Ahmet Doğmuşöz (1963) öğretmenimize o gün aldığımız galibiyeti hediye ettik. Duygulu bir konuşma yapan öğretmenimiz, Maliye Okulu’nun ne derece önemli olduğunu ve bizleri birbirimize bağlayan okulumuzun mensubu olmaktan gurur duyduğunu dile getirdi.
Bay geçtiğimiz haftadan sonra yine Ankara’da oynadığımız ve 3-0 kazandığımız Gebze maçından sonra Alaplı deplasmanımız vardı. Hep içimde bir uhde kalacak Alaplı deplasmanı. Bir yakınımın sağlık sebebinden dolayı gidememiştim Alaplı’ya. Sonuç yine aynıydı 3-0. Bu galibiyet de Önder Akçay (1980) Ağabeye armağan edilmiş sonradan öğrendiğime göre.

O haftaya kadar onlar da tüm maçlarını kazanmış ve Ankara’ya gelmişti. Mezunlarımızın Es Spor voleybol takımı ile olan maçımıza olan ilgisi mükemmeldi. Ankara’ya yurdun her tarafından Maliye Okullu yağmıştı. Güzel bir atmosferde başlamıştı maç. İlk sette istediğimiz oyunu oynayamadık ve 25-19 kaybettik. Ancak ikinci sette toparlanan takımımız 23-18 öndeydi ve ne olduysa ondan sonra oldu. Arka arkaya 7 sayı vererek seti 25-23 kaybettik. Çok zor bir durumdu o anlar. Oyuncuların moralleri sıfır olmuştu. Sanki bir rüyada gibiydik ve şaka yapılıyordu bize. Bir senaryo hazırlansa ancak böyle olabilirdi. Son sette ise çok uğraşmamıza rağmen 25-22 kaybettik ve maalesef ilk yenilgimizi aldık. Spordu ve kazanmak gibi kaybetmek de vardı. Olaya bu açıdan baktık. 

Maçı orada unutmamız gerekiyordu ve unutarak bir sonraki deplasmanımız Boyabat’a gittik. Boyabat Sinop’un en büyük ve şirin bir ilçesiydi. Dönem arkadaşım Naim Apaydın’ın memleketiydi Boyabat. Naim kardeşimiz maalesef 2003 yılında aramızdan ayrılmıştı. Ancak hiçbir arkadaşımı unutmadığım gibi Naim’i de unutmamıştım. Kısa bir araştırma sonucu Naim’in babası Saim Apaydın amca ile irtibata geçtim ve Boyabat’taki maça davet ettim kendisini. Beni kırmadı ve maça geldi Saim Amca. Çok sıcak ve duygulu bir ortamda Boyabat Kale takımı ile maçımızı yaptık ve yine bildik skorla 3-0 kazandık. Boyabat insanı çok sıcak karşılamıştı bizleri. Yerel basından bir arkadaş yanımızda oturmuştu ve maç esnasında fotoğraflarımız çekmişti. Bir gün sonra gördük ki maçla ilgili olarak hazırladığı habere bizlerin fotoğraflarını da kullanarak ’’Geldiler, yendiler, gittiler,’’ başlığı atmıştı. Bu başlığın isim babası da Ahmet Kaya (1977) Ağabeydi. Basın mensubu arkadaş yanımıza geldiğinde şaka yollu olarak Ahmet Abi kendisine yarın ’’Geldiler, yendiler, gittiler,’’ yazarsın demişti. Ve düşünebiliyor musunuz kendi taraftarlarının bir miktar sitemde bulunduğu bu başlığı atmakta hiç tereddüt etmemişti.

Böylelikle ilk yarıyı tamamlamış olduk ve bir hafta aradan sonra deplasmanda Kocaeli Şirintepe Gençlerbirliği maçı ile ikinci yarıya başlamıştık. Bu maçının ayrı önemi vardı aslında. 3. Lige başladığımızda ilk olarak oynadığımız takımdı. Ve şu anda da bizden altta olan en yakın rakibimizdi. Deplasmanlar hep keyifli oluyordu ve bu deplasmanımızda keyifliydi. Diğer yerlerde olduğu gibi İzmit’te de bizleri çok ama çok sıcak karşılayan mezunlarımız vardı. 1986 Ankara mezunu İbrahim Yücel Kocaeli girişinde otobüsümüzü karşılayarak maçı oynayacağımız salona kadar eşlik etti. Orada 1960, 1961, 1962 mezunu Ağabeylerimiz çok sıcak bir ortamda bizleri karşıladılar. O gün İzmit’teki birlikteliğimiz üst sınırlarda idi. En renkli ve kalabalık deplasmanımız oldu. İzmit’te bulunan mezunlar haricinde İstanbul’dan gelenler de vardı. Mehmet Kaya Ağabey ve yanındaki mezunlarımız da o günkü coşkumuza eşlik ettiler.  

Benim adlarını bildiğim İstanbul’dan gelen 1983 Ankara mezunlarından Metin Özaçık, Mustafa Ekici ve Ercan Gülhan Ağabeyler, 1982 Ankara mezunu Mesut Kullar Ağabey ve sevgili eşi Sariye Kullar, Nazilli’den gelen 1986 İzmir mezunu Aşkın Duru, Kırklareli’nden gelen 1985 Ankara mezunu devrem Alpay Ekici ve en az bizler kadar ateşli olan eniştesi gözüme çarpan simalardı. Bu arada kısa bir anekdot aktarmak istiyorum. Bizim maçımızdan önce Kocaeli ve Bursa’nın bayan voleybol takımlarının maçı vardı. Maç o arada yanlış hatırlamıyorsam 2-1 Kocaeli takımının üstünlüğü ile devam ediyordu. Diğer takım set alsa maç uzayacaktı ve bizim maç geç başlayacaktı. Biz de bir an önce kendi maçımızı izleyebilmek için Kocaeli takımı lehine tezahürat yapmaya başladık. Tabi bizim seyircimiz ateşliydi ve mola anında Kocaeli takımının çalıştırıcısının şu cümlesi çok anlamlıydı. ’’Haydi kızlar, böyle ateşli ve bu kadar taraftarı hiçbir zaman bulamazsınız. Maçın tadını çıkarın ve kazanın.’’ 

Bu durum Mustafa Altunay Ağabeyin Ankara’daki maçlarımızı oynadığımız salonun büfecisi ile ilgili olarak bizlerle paylaştığı yazıyı hatırlatmıştı bana. O büfeci ki facebook grubumuzda herkesin adından bahsettiği bir kişi olmuştu. Böyle bir ortamda Kocaeli’ndeydik ve maçımız başlamıştı. Önceki maçta yaptığımız tezahürat işe yaramış ve kısa bir sürede Kocaeli bayan takımı kazanmıştı. Maçlarda bölgesel hakemlerin olması ev sahibi takımların avantajına olmuştur çoğunlukla. Bunun örneğini yaşadık hep beraber Kocaeli’nde. İlk sette sürekli aleyhimize kararlar verildi. Bunlara rağmen durumu 24-23 lehimize getirmeyi başarmıştık. Set sayısını almak için servis kullandık ve rakip takımın hücumunda smaçörlerinin vuruşu bizim takımın bloğunun yaklaşık bir metre yanından file bandına çarparak dışarı çıktığı halde hakemler blok aut kararı verdi. Böyle bir karar olamazdı. Her maçta olduğu gibi set sayılarını ve maç sayılarını kendi fotoğraf makinem ile videoya çekmiştim. Hemen tekrarına baktım. Açık bir şekilde belli idi topun fileden dışarı çıktığı. Artık iş çığırından çıkmıştı. Tüm seyircimiz hakemlere veryansın ediyordu. Bizim tepkimiz yerinde idi ve haklıydık. İtirazlarımıza rağmen sayımız vermemişlerdi. Sonunda servis tekrarı kararı çıkmıştı ama belliydi ki bu hakemlerle işimiz vardı. Oyuncularımızın ve teknik heyetin moralleri bozuldu sonuçta. O set sayısı uzadı, uzadı ve en son set aleyhimize 30-28 bitti. Hakemler istediklerini yapmıştı. Ancak bu bizi yıldırmadı ve takım antrenörlerimiz Fahri Atçı ve Mustafa Altunay Ağabeylerin taktikleri ile oyuncularımız çok çabuk toparlandı. Bundan sonraki üç seti de kazanarak maçı 3-1 lehimize çevirdik.

Bu hafta ise Ankara’da Zonguldak Hasad Gençlik takımı ile maçımız vardı ve o maçı da 3-0 kazandık. Yolumuza devam edeceğiz. Hafta sonu Karabük’te Kardemir ile maçımız var. Her deplasmanda olduğu gibi burada da takımımızı yalnız bırakmayacağız. Biliyorum ki Karabük’e de birçok mezunumuz gelecek.

Bizler okulumuzu özlemle arıyoruz. Bu yolda atılan adımları görüyoruz. Önümüzdeki süreç neler getirir bilemiyorum ancak tüm mezunlarımızın bu yolda takımlarına sahip çıkmalarını istiyorum. Hedefimiz 1. Lig. Düşünebiliyor musunuz 1. Lig’deyiz ve okulumuzun adını tüm Türkiye ezberleyecek. Benim çok sıkı bir Fenerbahçe taraftarı olduğumu çevremdekiler bilir. Biz 1. Lig’e çıktığımızda Fenerbahçe ile olan maçımızda avazım çıktığı kadar MALİYE OKULU diye bağıracağım.  Eminim ki tüm arkadaşlarımız da benimle aynı düşüncede olacaklar ve onlar da benim yaptığımı yapacaklardır. Bunu tüm Türkiye’ye anlatacağız. Biz Maliye Okulu’nun ne demek olduğunu biliyoruz. Biz kocaman bir aileyiz. Ve bu aileyi tüm Türkiye tanıyacak.

Okulumuza sahip çıkalım. Hem maddi hem manevi desteğimizi her zaman verelim. Maddi ve manevi olarak ne kadar güçlü olursak o kadar başarılı oluruz. Alt yapımızı güçlendiriyoruz. 70-80 kadar alt yapı sporcumuz bulunmakta. Kulüp olarak kalıcı işler yapılmaya çalışılıyor. Bu nedenle desteklerinize ihtiyacımız olacak.
Ve diyorum ki;
İYİ Kİ MALİYE OKULLU OLMUŞUM.
İYİ Kİ BÖYLE BİR AİLEYE MENSUP OLMUŞUM.
Saygılarımla…

Maliye Okulu Mezunları Spor Kulübü Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
1985 Ankara Maliye Okulu Mezunu Ersan BAŞKAYA.

Kaynak: www.maliyeokulusk.org

Cumhuriyet devrinde Maliyemiz, üstünde çok çalışılmış bir konudur. Yüzyılların aksaklıklarının giderilmesi ve zamanın getirdiği esasların yerleştirilmesi, büyük emeklerle olmuştur ve daha çok emeklere ihtiyaç vardır.  Maliye Okulu gençlerinin, Maliyemizi ehliyetle işletip ilerleteceklerine inanıyorum. 06 Şubat 1947 İsmet İNÖNÜ