tanereraslan




Taner ERASLAN

İç Denetçi (E)

1. Giriş

Tebligat sözcük anlamı bildirim, haber verme anlamına gelen tebliğ kelimesinin çoğulu olup, hukuki bir işlemin, ilgili kimsenin bilgisine sunulması için yetkili makamın, yasa ve usulüne uygun bir biçimde yazı ile veya ilan yoluyla yaptığı bildirim işlemidir[1]. Usule ilişkin işlemlerin geçerli olması veya hukuki sonuçlarını doğurabilmesi için muhataba bildirim yapılması ve bu bildirimin Kanun’da öngörülen usullerle belgelenmesi gerekir. Mesela, ödeme emrindeki itiraz süresinin işlemeye başlaması için, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmiş olması gerekir[2].

Anayasamızın 36.maddesiyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkının hayata geçirilmesi, tebligat işlemlerinin eksiksiz yapılmasını gerektirmektedir. Bunun nedeni, adil yargılanma hakkının bir unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, hak sahiplerinin hukukî bir prosedürde (dava, icra takibi veya çekişmesiz yargı işi vb.), tarafların prosedür hakkında bilgi sahibi olmalarını gerektirir. Bu gereklilik tebligatla sağlanır. Bu bağlamda tebligat, hukukî dinlenilme hakkının gerçekleştirilmesini temin eder[3]. Hak arama süreci tebligat ile başlar ve tebligat ile sona erer. Ayrıca, tebligatın kısa sürede yapılması, yargılamanın makul sürede tamamlanmasını sağlar[4]. Ülkemizde, yargılama sürelerinin uzun olmasının temel sebeplerinden biri tebligat işlemlerinin kısa süre tamamlanamamasıdır. Tebligat giderleri de yargılamada önemli gider kalemlerindendir. Tebligat, usul ekonomisi ilkesi (AY. m. 141, son) ile de yakın ilişki içerisindedir.[5]

Ülkemizde tebligata ilişkin temel kanun 7201 sayılı Tebligat Kanunu’dur. Diğer taraftan, vergi işlemlerinde ise 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun, 93 ila 109. maddeleri arasında oldukça ayrıntılı hükümler yer almaktadır. Tebligat Kanunu’nun 51. maddesinde belirtildiği üzere; mali tebliğle ilgili 213 sayılı Vergi Usul Kanununda hüküm bulunmayan hallerde genel kanun niteliğindeki 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun hükümleri uygulanmaktadır.

Yargının hızlandırılmasına yönelik çalışmalar çerçevesinde kabul edilen 6099 sayılı Kanun[6] ile tebligat mevzuatına ilişkin önemli değişikler yapılmıştır. Sonrasında Tebligat Kanununun 60 ıncı maddesine dayanılarak, Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik[7] yayımlanmıştır.

Diğer taraftan, 6099 sayılı Kanun sonrasında, Tebligat Tüzüğünün Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Tüzük[8] yayımlanmıştır.

Bu çalışmamızda, memur vasıtasıyla yapılan tebligat işlemlerini, 6099 sayılı Kanun sonrasında getirilen yeni sistem kapsamında tartışarak, bu süreçte, zabıta personelinin tebligat işlemlerinde görevlendirilip görevlendirilemeyeceği konusunda değerlendirmelere yer verilecektir.

2. 6099 sayılı Kanun’un, Tebligat Mevzuatı Açısında Getirdiği Yenilikler

TBMM tarafından, 11/01/2011 yılında kabul edilen 6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile aşağıdaki yenilikler ve değişiklikler getirilmiştir[9]:

Tebligat Kanunu’nun 1. maddesinde geçen “bilcümle tebligat” ifadesini yerini “elektronik ortam da dâhil tüm tebligat” ifadesi almıştır. Dolayısıyla, bu yeni tebligat usulünün temeli oluşturulmuştur.
Bilinen adreste tebligat yapılması konusunda değişiklik yapılmıştır. Bilinen en son adresin, tebligata elverişli olmaması durumunda, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’na göre belirlenen adrese dayalı kayıt sisteminde gözüken yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilmesine ve tebligatın buraya yapılmasına karar verilmiştir.
Vekile ve kanuni mümessile yapılan tebliğe ilişkin yeni düzenleme yapılmış ve “avukat tarafından takip edilen işlerde, avukatın bürosunda yapılacak tebligatlar, resmi çalışma gün ve saatleri içinde yapılır” hükmü getirilmiştir.
Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtinaya ilişkin; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” Hükmü getirilmiştir.
Tebligat mazbatasına ilişkin değişiklik yapılarak, tebliğ mazbatasında “adreste bulunmama sebebinin” de mazbatada yer alması gerektiği ifade edilmiştir.
Siyasi temsilcilik aracılığıyla yabancı ülkedeki Türk vatandaşlarına yapılan tebligata ilişkin yapılan düzenleme ile yargısal merciiler tarafından çıkarılacak tebligatta, tebliğ evrakı doğrudan o yerdeki Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu’na gönderilebilir. Bu düzenleme ile Türk vatandaşları bakımından, Adalet Bakanlığı’nın aracı olmadan, doğrudan ilgili temsilciliğe tebligatın gönderilmesi usulü kabul edilmiştir.
Elektronik ilan getirilmiştir.
Adres değiştirilmesinin bildirilmesi mecburiyetine ilişkin maddede yapılan değişiklik uyarınca adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.
Celse esnasında veya kalemde tebligat yapılmasına ilişkin değişiklik ile celse esnasında veya kalemde, soruşturmaya, davaya ya da takibe ait evrakın, taraflara, ilgili üçüncü kişilere, katılana veya vekillerine tutanağa geçirilmek suretiyle veya imza karşılığında, tebliğ konusu belirtilerek tevdii, tebliğ hükmündedir.
Tapu idarelerince yapılacak tebligata ilişkin maddede yapılan değişiklik ile tapuda kayıtlı taşınmazların veya miras, istimlâk, cebri icra veya mahkeme ilamı ile iktisapta bulunan hak sahipleri, adreslerini ve değiştirdikleri takdirde yenisini bildirmeye mecburdur. Davetiye veya tebliğ evrakı, bu suretle bilinen son adrese gönderilir. Hak sahiplerinin adres bildirmemeleri halinde adres kayıt sistemindeki adresleri tebligat adresleri olarak kabul edilir.
3. Memur Vasıtasıyla Yapılan Tebligat

Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in, Tebligatın memur vasıtasıyla yapılması başlıklı 5. Maddesinde aşağıdaki düzenlemeye yer verilmiştir:

“(1) Tebligatın;

a) Kanunlarda özel hüküm bulunan hallerde,

b) Gecikmesi halinde zarar doğabilecek işlerde,

c) 2 nci maddede belirtilen ve aynı yerde bulunan merciler arasında ya da bu mercilerde bulunan kişilere,

yapılması durumunda, tebliğler kendi memurları veya mahalli mülki idare amirinin emriyle kolluk vasıtasıyla yaptırılır.

(2) Memur vasıtasıyla tebligat yaptırılmasını gerektiren sebep tebligat evrakında gösterilir.

(3) Kolluk vasıtasıyla tebligat yaptırılabilmesi için, tebliği çıkaran merciin, sebebini de belirtmek suretiyle mahalli mülki idare amirine müracaat etmesi gerekir. Mahalli mülki idare amirinin emri olmadan kolluğa gönderilen tebliğ evrakı gönderen mercie iade edilir.”

Yukarıda yer verilen mevzuat çerçevesinde, memur vasıtasıyla tebligat bazı koşullara bağlanmıştır. Bu şartlar gerçekleşmeden ve söz konusu şartlar, tebligat evrakında gösterilmeden, memur vasıtasıyla tebligatın yapılması hukuken mümkün bulunmamaktadır.

Yargıtay’ın buna ilişkin emsal kararı da bulunmaktadır:

“…Aynı maddenin 2. Fıkrasında da memur vasıtasıyla tebligat yaptırılmasını gerektiren sebebin tebligat evrakında gösterileceği belirtilmiştir.

Borçlunun mal kaçırma olasılığının bulunması, gecikmesi halinde zarar doğabilecek iş olarak kabul edilip tebligatın TK'nun 2. maddesi uyarınca memur vasıtasıyla yapılmasına karar verilmesinde usule aykırılık bulunmasa da, Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in 5. maddesinin 2. fıkrası gereğince memur vasıtasıyla tebligat yaptırılmasını gerektiren sebep tebligat evrakında gösterilmemiştir. Bu sebeple yapılan tebligat usulsüzdür.

Mahkemece şikayetin bu nedenlerle kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsiz ise de; sonuçta istem kabul edildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması yoluna gidilmiştir.” T.C. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/20628 Karar No: 2013/29485 Karar Tarihi:23/09/2013

Yargıtay ayrıca tebligat mazbatasında tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzasının gösterilmesi gerektiğine karar vermiştir[10].

Diğer taraftan, anılan Yönetmelik’in Memur vasıtasıyla tebliğde zorunlu masraflar başlıklı 7.maddesinde; “Bu Yönetmelik gereğince memur vasıtasıyla yaptırılacak tebliğlerde, tebliğ yapana verilecek zorunlu masrafların miktarı, tebliğ yapılacak şahsın bulunduğu yerin uzaklığına göre, her mali yılbaşında, il idare kurullarınca, merkez ilçe ve bağlı ilçeler için ayrı ayrı tespit olunur.” Düzenlemesine yer verilmiştir[11].

Yapılacak bu ödeme için Sayıştay denetiminde ortaya çıkan kamu zararı tespitleri bulunmaktadır:

KARAR -1:

“…Kanunun yukarıda belirtilen hükümleri, tebligat ücretinin bilfiil tebligatı yapan memura, maddede yer alan Kurul tarafından takdir edilen ücret üzerinden yapılacağı ifade edilmektedir. Yapılan incelemede, Belediye Mali Hizmetler Müdürlüğünde görevli olan tüm personele, ayın her iş günü için, tebligat sürecinde (tahakkuk işlemlerinin yapılması, ödeme emri belgelerinin düzenlenmesi vs.) yer almaları gerekçe gösterilmek suretiyle maktu tebligat ücreti ödendiği anlaşılmıştır. Bu ödemelerin, Tebligat Kanunu uyarınca, yalnızca ihbarname ve ödeme emri tebliğini, mükellef ve borçlulara fiilen elden tebliğ eden, seyyar görev tazminatı almayan ve yerel kolluk görevlisi olmayan memurlara yapılması öngörüldüğünden, bunlar dışında kalan ve tebligat ücretine müstehak olmayan personele ödeme yapılması kamu zararı oluşturmaktadır.” Sayıştay 5. Daire, Yılı:2015, Karar No: 241, İlam No:211, Tutanak Tarihi:21.3.2017

KARAR 2:

“…Sorumlular savunmalarında özetle her ne kadar mali hizmetler biriminde çalışan memur personelin gerek tebligat evraklarını hazırlayarak gerekse bizzat tebligat yapmaya giderek bu ücreti almaya hak kazandıklarını belirtseler de tebligat ücreti alınması için bu görevin fiilen yapılması gerekli olup evrak hazırlanması memurun asli görevi olarak değerlendirildiğinden ve mali hizmetler biriminde çalışan tüm personelin adreslere giderek tebligat yapmaları da hayatın olağan akışına uygun olmadığından savunmalara katılmak mümkün görülmemiştir.

Bu itibarla; ......... Belediyesi Mali Hizmetler biriminde çalışan memur personele mevzuata aykırı olarak tebligat ücreti ödenmesi sonucu oluşan ........kamu zararından

.........TL’ si için sorumlularca gönderilen savunmaya ekli 119 adet tebliğ evrakının tarafımızca incelenmesi neticesinde; mali hizmetlerde çalışan bazı personel tarafından bilfiil tebligat yapıldığı anlaşılmış olup mevzuata uygun olan bu tutarla ilgili olarak ilişilecek bir husus bulunmadığına,” Sayıştay 5. Dairesi Yılı 2011, Karar No: 169, İlam No: 211, Tutanak Tarihi: 19.4.2016

4. Belediye Zabıtasının Tebligat işlemlerinde Görevlendirilmesi

Belediye Zabıta Yönetmeliği[12] incelendiğinde, tebligata ilişkin özel bir düzenlemeye yer verilmediği görülecektir. Anılan Yönetmelik’in 10.maddesinde; “Belediyece yerine getirileceği belirtilip de mahiyeti itibariyle belediyenin mevcut diğer birimlerini ilgilendirmeyen ve belediye zabıta kuruluşunca yerine getirilmesi tabii olan görevleri yapmak.” Şeklinde soyut ve genel bir görev tanımı yapılmış olmakla birlikte, bu düzenlemeye dayanılarak, teknik ve ayrıntılı bir mevzuatı olan bir konunun (tebligat işlemlerinin), sadece bu düzenlemeye istinaden yerine getirilmesinin mümkün olamayacağını değerlendirmekteyim.

Nitekim, söz konusu Yönetmelik’in, “Belediye zabıta görevlilerine başka hizmet verilmesi” başlıklı 42. Maddesinde; “Belediye zabıta görevlilerine zabıta hizmetleri dışında bir görev verilemez.” Düzenlemesinin de buna aykırı olacağını söylenebilir.

Zabıta hizmetinin tanımı, anılan Yönetmelik’te yer almamakla birlikte, Yönetmelik’te belediye zabıtasının tanımına yer verilmiştir. Buna göre; “Beldenin düzenini muhafaza eden, belde halkının esenlik, sağlık ve huzurunu koruyan, yetkili organların bu amaçla alacakları kararları uygulayan özel zabıta kuvvetini” şeklinde bir tanım yapılmış olup, bu tanımda, diğer birimlerin veya kendi biriminin tebligat işlemlerine işaret edecek bir kavrama yer verilmemiştir.

Ancak, memur vasıtasıyla tebligat işlemi, 7201 sayılı Kanun ile tanımlandığından, Belediye Zabıta Yönetmeliğinin bir istisnasını olarak değerlendirilebilecektir. Bu halde ise memur vasıtasıyla tebligat yapılmasını gerektirir bir durumun ortaya çıkması gerekmektedir. Bu şartları tekrar belirtmek gerekirse;

Kanunlarda özel hüküm bulunan hallerde,
Gecikmesi halinde zarar doğabilecek işlerde,
2 nci maddede belirtilen ve aynı yerde bulunan merciler arasında ya da bu mercilerde bulunan kişilere yapılacak tebligat
Yukarıda yer verilen bu şartların, tebligat evrakında belirtilmesi ve tebligatı yapacak memura da il idare kurullarınca belirlenen zorunlu masrafların ödenmesi şartıyla, zabıta personeline de tebligat işleminin yapılması mümkündür.

5. Sonuç

Tebligat işlemlerinin kolluk kuvvetiyle yerine getirilmesi, mülki idare amirinin izni ile mümkün olabilmektedir. Her ne kadar “kolluk” kavramı, mevzuatımızda jandarma ve polis şeklinde tanımlanmışsa da zabıtanın da kendi mevzuatı bulunmakta ve özel kolluk olarak görev yapmaktadır. Bu nedenle, şartlar gerçekleşmeden zabıta personeline tebligat işlemlerinin yaptırılmasının yerinde bir uygulama olmadığını düşünmekteyim.

Taner ERASLAN

Cumhuriyet devrinde Maliyemiz, üstünde çok çalışılmış bir konudur. Yüzyılların aksaklıklarının giderilmesi ve zamanın getirdiği esasların yerleştirilmesi, büyük emeklerle olmuştur ve daha çok emeklere ihtiyaç vardır.  Maliye Okulu gençlerinin, Maliyemizi ehliyetle işletip ilerleteceklerine inanıyorum. 06 Şubat 1947 İsmet İNÖNÜ